9 Şubat 2007 tarihinde 5578 sayılı kanun ile, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda değişiklik yapılması ve ardından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce 12.Şubat.2007 tarih 2007/2-1640 sayılı bir genelge yayımlanmıştır.
Kanunun eksikliği ve yeterli açıklamaya sahip olamamasından kaynaklı olarak, hisseli arazi alım satımından birkaç gün gibi kısa sürede bile ciddi kaos yaratmıştır.
Yanlış ve yetersiz bir düzenleme ve onu takip eden bir anda satışları durduran genelge
Uzun zamandır durgunluk yasayan sektöre, mortgage ile ivme kazandırması beklenirken, son derece olumsuz bir düzenleme yapılıyor.. Bunu anlamak gerçekten mümkün değil.
Genelge Aynen şöyle ;
“5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda, 09.02.2007 tarihli ve 26429
sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 5578 sayılı Toprak Koruma ve Arazi kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması hakkında Kanun ile değişiklik yapılmıştır.
Yapılan değişiklik, 5403 sayılı Kanunun 8 inci maddesi;
‘Tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri
Bakanlık tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca Bakanlık tarım arazilerinin korunması, geliştirilmesi ve kullanımı ile ilgili farklı sınıflandırmalar yapabilir.
Tarımsal faaliyetin ekonomik olarak yapabileceği en küçük alana sahip ve daha fazla küçülmemesi gereken yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğü, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek, Bakanlık tarafından belirlenir. Belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal araziler miras hukuku bakımından bölünemez, eşya niteliğini kazanmış olur. Tarımsal arazinin bu niteliği tapu kütüğüne şerh edilir.
Belirlenen parsel büyüklüğü; mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamaz. Tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemez, bölünemez veya küçük parsellere ayrılamaz. Ancak çay, fındık, zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda, yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde, Bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilir.
Bakanlığın uygun görüşü ile, kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere, tarım arazileri, belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemez. Bölünemez büyüklükteki tarım arazilerini mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu araziler ifraz edilemez, payları üçüncü şahıslara satılamaz, devredilemez veya rehnedilemez. Bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır.’hükmündedir “denilmektedir.
12.Şubat.2007 tarih 2007/2-1640 nolu genelge hükümleri, Anayasamız ve Medeni Kanunda yer alan mülkiyet hükümlerine aykırılık taşıdığı gibi, İmar Kanunu ve planlamaya ilişkin yasal mevzuata da aykırılıklar söz konusudur.
Bu yaklaşım şehirlerin gelişimini, ortaklar arası sorunların çoğalmasını izale-i şüyu davalarının çoğalmasına sebep olacak, yatırım amaçlı arazi alanları ve yine bu tip yatırım yapmak isteyenleri mağdur edecektir.
İlgi genelge ile vasfı tarla, bağ, bahçe olarak tapu sicilinde yer alan, imar planı alanı, hatta konut alanı içerisindeki birçok taşınmazın vasfı tapu sicilinde tarla olarak geçmektedir. Hatta imar parsellerinin birçoğunun; geçmişte yapılan yanlış uygulamalar nedeni ile vasıfları tarla olarak geçmektedir. Bu nedenle vasfı tarla gözükmekte olan imar parselleri ve konut alanlarında dahi, hisse satışları yasaklanmış bulunmaktadır.
Tarım amaçlı çıkarılann yasalarla ve bunlara dayalı neşredilen genelgelerle, ancak birim parsel büyüklüğünden daha küçük parsel oluşturulmaması yasağı getirilebilir. Bunun ötesinde Anayasa’ da ve Medeni Kanun’ da tariflenen, mülkiyet hakkının özünü zedeleyecek şekilde; pay sahibinin, payın mülkiyet devrinin ve rehinin engellenmesi kabul edilemez.
Yine şehirlerin mücavir alan sınırları içinde, arazilerin bunların dışında tutulması sağlanmalıdır.
Ankara Tüm Emlakçılar Meslek Odası olarak, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü ile görülmeler yapılmış ve bir yazı ile sakıncaları bildirilmiştir.
Yine genelgenin yaratacağı ciddi olumsuz sıkıntıların bir an önüne geçmek amacıyla Danıştaya 15.Şubat.2007 tarih ve 1683 sayı ile yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmuştur.
Piyasada karmaşa yaratacak ve ciddi mağduriyetlere sebep olacak ve sektörü durağanlığa sokacak bu uygulamaya sessiz kalınmaması, bir an önce yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi sağlanmalıdır
Kaş yapalım derken göz çıkarılmamalıdır.
H.Ali TAYLAN
Türkiye Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu
Yönetim Kurulu Başkanı